Yönetmenliğini Onur Erbilen’in üstlendiği, oyuncu kadrosunda Cemre Melis Çınar, Burak Demir ve Aziz Çoban yer aldığı “Ermişler ya da Günahkârlar” bugün ve yarın Cevahir Besa Sahne’de izleyiciyle buluşuyor.
Amerikalı yazar Anthony Horowitz’in kaleme aldığı “Ermişler ya da Günahkârlar” yeni bir yorum ve iddialı bir metinle 8 Kasım Salı ve 9 Kasım Çarşamba akşamı Cevahir Besa Sahne’de prömiyerini yapıyor. Yönetmenliğini Onur Erbilen’in üstlendiği oyunun oyuncu kadrosunda Cemre Melis Çınar, Burak Demir ve Aziz Çoban yer alıyor. “Ermişler ya da Günahkârlar” ekibiyle, sahne öncesi oyunla ilgili konuştuk.
– Onur Bey sizi yazar, dramaturg, yönetmen olarak sahne gerisinden tanıyoruz. “Ermişler ya da Günahkârlar” ile yeniden yönetmen koltuğundasınız. Aslında üç buçuk saatlik ve iki perdelik bir oyunu 70 dakikalık yeni bir yorumla izleyiciyle buluşturuyorsunuz. İzleyenleri neler bekliyor?
Onur Erbilen: “Ermişler ya da Günahkârlar” zaten çok iyi kurulu, muazzam bir metin. Biz metne yaptığımız dokunuşlar ve sahneleme yöntemimizle (atmosfer, performans, dekor) oyunu daha dinamik, güncel ve sürprizli bir hale getirmeyi hedefledik. Metinde örtük olan bazı durumları daha ön plana çıkararak izleyicinin ilkel ve karanlık duygularını uyandırmaya, bu yolla bir arınma yaşamasını sağlamaya çalıştık. Dilerim çabalarımız izleyicide karşılık bulur.
– Melis Hanım, oyunculuğunuza özellikle televizyonlardan aşinayız. Ancak uzun zamandır sizi tiyatro sahnelerinde görmüyorduk. Sizi yeniden sahneye çeken şey ne oldu bu oyunda?
Cemre Melis Çınar: Salgın dönemine kadar aslında hem ekran önünü hem tiyatroyu bir arada götürüyordum ama sonraki süreçte kamera önüne ağırlık vererek devam ettim. Tam, “Acaba bundan sonraki adım ne olsa?” diye düşünürken oyun metni bana ulaştı. Çok sevdim, sonra yönetmenimizle ve yapımcımızla bir araya gelince ne kadar ahenk içinde olduğumuzu fark ettim. Keza bütün ekip olarak inanılmaz bir enerjideyiz. Ancak böyle uyumlardan, iyi niyetlerden güzel işlerin çıkabileceği kanaatindeyim. Öyle de oldu. Sahne ‘gel’ dedi ben de gittim, iyi ki…
– Burak Bey, 80-90 kuşağına mensup insanlar sizi “Bizim Evin Halleri”dizisiyle tanıdı. Sizi de televizyonlardan görmeye alışığız. Aslında yıllardır sahnelenen bir oyunda farklı bir yorum ve iddialı bir metinle doktor Farquhar’a rol veriyorsunuz. Sizi bu oyunda olmaya ikna eden şey ne oldu?
Burak Demir: Yıllarca sadece istediğim rollerde, inandığım ve özel olduğunu hissettiğim oyunlarda oynadım. Hep eğlenebildiğim, inandığım ekiplerle çalıştım. Şu an yine harika bir ekiple, harika bir oyunla, salgın sonrası yeniden sahnedeyim. Çünkü tiyatroyu bu şekilde icra etmeyi seviyorum.
– Aziz Bey, hem sahne tozunu yutan bir oyuncu hem de ev sahibi olduğunuz bir oyundasınız. Sahneye her açıdan bakmak nasıl bir his?
Aziz Çoban: Hayalini kurduğum sahnede oynamak için can attığım karakter, görüşüne, duruşuna ve yeteneğine değer verdiğim ve sevdiğim yönetmen, oyuncu ve ekip arkadaşlarımla birlikte seyirciye hak ettiği tiyatro deneyimini verme çabası içerisinde olmanın gururunu yaşıyorum. Bundan sonra da Besa Sahne Cevahir’de bu enerji ve nitelikte daha fazla üretimin gerçekleşmesine vesile olabilmeyi umuyorum.
Ermişler ya da Günâhkarlar’ın tanıtımından:
Mark Styler polisiye öyküler yazan bir romancıdır. Bir sonraki projesi tarihin en büyük seri katillerinden biri olan Easterman hakkındadır. Onunla birebir görüşme yapmak için Easterman’ın yattığı Fairfielts Akıl Hastanesi’ne gelir. Ama garip davranışları ve görünümüyle hemen kendini farkettiren doktor Farquhar, onu engellemek için elinden geleni yapar. Doktoru aşmaya çalışırken bu sefer de, hastanenin paranoyak görünümlü hemşiresi Plimpton’a takılır. Olayların içine daldıkça Styler durumun hiç de göründüğü gibi olmadığını anlayacaktır.